Kamer Suresi
Kamer Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. İkterabeti-ssâ’atu venşakka-lkamer(u)
1. Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
2. Ve-in yerav âyeten yu’ridû ve yekûlû sihrun mustemir(run)
3. Ve keżżebû vettebe’û ehvâehum(c) ve kullu emrin mustakir(run)
4. Ve lekad câehum mine-l-enbâ-i mâ fîhi muzdecer(un)
5. Hikmetun bâliġa(tun)(s) femâ tuġnî-nnużur(u)
6. Fetevelle ‘anhum(m) yevme yed’u-ddâ’i ilâ şey-in nukur(in)
7. Ḣuşşe’an ebsâruhum yaḣrucûne mine-l-ecdâśi ke-ennehum cerâdun munteşir(un)
8. Muhti’îne ilâ-ddâ’(i)(s) yekûlu-lkâfirûne hâżâ yevmun ‘asir(un)
9. Keżżebet kablehum kavmu nûhin fekeżżebû ‘abdenâ ve kâlû mecnûnun vezducir(a)
10. Fede’â rabbehu ennî maġlûbun fentasir
11. Fefetahnâ ebvâbe-ssemâ-i bimâ-in munhemir(in)
12. Ve feccernâ-l-arda ‘uyûnen feltekâ-lmâu ‘alâ emrin kad kudir(a)
13. Ve hamelnâhu ‘alâ żâti elvâhin ve dusur(in)
13. Biz onları, madeni levhalardan yapılmış ve aniden gözden kaybolan bir gemiye bindirdik.
“elvahıv” levhalar anlamındadır. Hud suresinde geçen Nuh as ile ilgili manalara göre bu levhalar, tahta dan değil erimiş madenlerden yapılmıştır. Ayetin arapcasında tahta kelimesi yoktur.
“dusur” kelimesinin günümüzdeki anlamı, tahtaların rabıtalarının bağlantıları ve perçin mealindedir ancak “dusur” aniden iz bırakmadan gözden kaybolan anlamınada gelir.
14. Tecrî bi-a’yuninâ cezâen limen kâne kufir(a)
14. Kafirlerin gözleri önünde akıyordu.
Akma ile yüzme arasındaki farkı düşünmek size bir ufuk açacaktır.
15. Ve lekad teraknâhâ âyeten fehel min muddekir(in)
15. Düşünenler için bir ayet olarak bıraktık
“tereknaha”= miras, bırakıt,
“mim” = içinde sırlar olan, şerh gerektiren.
“müdekkir” düşünen, derinlemesine düşünen.
Kamer 15 deki “mim” kelimesi bizi düşünmeye sevk ediyor. Acaba bizlere ibret yada miras olarak bırakılan Nuh’un gemisi bir gün dönermi?
16. Fekeyfe kâne ‘ażâbî ve nużur(i)
17. Ve lekad yessernâ-lkur-âne liżżikri fehel min muddekir(in)
18. Keżżebet ‘âdun fekeyfe kâne ‘ażâbî ve nużur(i)
19. İnnâ erselnâ ‘aleyhim rîhan sarsaran fî yevmi nahsin mustemir(rin)
20. Tenzi’u-nnâse ke-ennehum a’câzu naḣlin munka’ir(in)
21. Fekeyfe kâne ‘ażâbî ve nużur(i)
22. Ve lekad yessernâ-lkur-âne liżżikri fehel min muddekir(in)
23. Keżżebet śemûdu bi-nnużur(i)
24. Fekâlû ebeşeran minnâ vâhiden nettebi’uhu innâ iżen lefî dalâlin ve su’ur(in)
25. E-ulkiye-żżikru ‘aleyhi min beyninâ bel huve keżżâbun eşir(un)
26. Seya’lemûne ġaden meni-lkeżżâbu-l-eşir(u)
27. İnnâ mursilû-nnâkati fitneten lehum fertekibhum vastabir
28. Ve nebbi/hum enne-lmâe kismetun beynehum(s)kullu şirbin muhtedar(un)
29. Fenâdev sâhibehum fete’âtâ fe’akar(a)
30. Fekeyfe kâne ‘ażâbî ve nużur(i)
31. İnnâ erselnâ ‘aleyhim sayhaten vâhideten fekânû keheşîmi-lmuhtazir(i)
32. Ve lekad yessernâ-lkur-âne liżżikri fehel min muddekir(in)
32. Andolsun biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?
33. Keżżebet kavmu lûtin bi-nnużur(i)
34. İnnâ erselnâ ‘aleyhim hâsiben illâ âle lût(in)(s)necceynâhum bisehar(in)
35. Ni’meten min ‘indinâ keżâlike neczî men şeker(a)
36. Ve lekad enżerahum batşetenâ fetemârav bi-nnużur(i)
37. Ve lekad râvedûhu ‘an dayfihi fetamesnâ a’yunehum feżûkû ‘ażâbî ve nużur(i)
38. Ve lekad sabbehahum bukraten ‘ażâbun mustekir(run)
39. Feżûkû ‘ażâbî ve nużur(i)
40. Ve lekad yessernâ-lkur-âne liżżikri fehel min muddekir(in)
41. Ve lekad câe âle fir’avne-nnużur(u)
42. Keżżebû bi-âyâtinâ kullihâ fe-eḣażnâhum aḣże ‘azîzin muktedir(in)
43. Ekuffârukum ḣayrun min ulâ-ikum em lekum berâetun fî-zzubur(i)
44. Em yekûlûne nahnu cemî’un muntasir(un)
45. Seyuhzemu-lcem’u ve yuvellûne-ddubur(a)
46. Beli-ssâ’atu mev’iduhum ve-ssâ’atu edhâ ve emer(ru)
47. İnne-lmucrimîne fî dalâlin ve su’ur(in)
48. Yevme yushabûne fî-nnâri ‘alâ vucûhihim żûkû messe sekar(a)
49. İnnâ kulle şey-in ḣaleknâhu bikader(in)
49. ( kainatta ) yarattığımız her şey ( canlı cansız her varlık onlara tayin ettiğimiz ) kadere tabidir.
50. Vemâ emrunâ illâ vâhidetun kelemhin bilbasar(i)
51. Ve lekad ehleknâ eşyâ’akum fehel min muddekir(in)
52. Ve kullu şey-in fe’alûhu fî-zzubur(i)
53. Ve kullu saġîrin ve kebîrin mustetar(un)
54. İnne-lmuttekîne fî cennâtin ve nehar(in)
55. Fî mak’adi sidkin ‘inde melîkin muktedir(in)