Sebe Suresi

Sebe’ Suresi 
Bismillâhirrahmânirrahîm.

1. Elhamdu li(A)llâhi-lleżî lehu mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ardi velehu-lhamdu fî-l-âḣira(ti)(c) vehuve-lhakîmu-lḣabîr(u)

1.Hamd Allahındır yerlere göklere yaydığı ne varsa onundur onun Hamdi geleceklerde de vardır. O Hakim ve her şeyden haberi olandır. 

2. Ya’lemu mâ yelicu fî-l-ardi vemâ yaḣrucu minhâ vemâ yenzilu mine-ssemâ-i vemâ ya’rucu fîhâ(c)vehuve-rrahîmu-lġafûr(u) 

2. yere ineni yerden semaya yükseleni semadan yere ineni yerden semaya yükseleni bilir  Allah onlar için Rahim ve bağışlayıcıdır.

       Bazı mealciler gökten ineni yağmur ve kar, yerde yükseleni ise buhar kabul etmişlerdir. Aslında bu Ayetlerde İnsanın Evrendeki seyahatinden bahsediliyor. Evrendeki Ademlerin çocuklarının birbirlerine olan ziyaret ve gidiş gelişleri bu Ayette yerden semaya yükselen İnsanlar (Resulullah Efendimizin Miracı gibi) ve Semadan yere İnen İnsanlar olarak anlatılmıştır. Allahu Teala göklerde seyahat eden İnsanları Rahmeti ile korur. O rahmet evrendeki kozmik ışınların İnsanın Nur bedenine zarar vermesini engeller. Dünyalar arası seyahatler, yaşam olan gezegenlere Ademlerin indirilmeleri ile başlamıştır. Ademlerin ve Eşlerinin Cennetten beden alemine, oradan Dünyalarına gönderilmesi Nur bedenleri ile olmuştur daha sonra Ademler diğer gezegenlerdeki Beden kardeşlerinden kız alıp damat vermişlerdir.
 

3. Vekâle-lleżîne keferû lâ te/tînâ-ssâ’a(tu)(s) kul belâ verabbî lete/tiyennekum ‘âlimi-lġayb(i)(s) lâ ya’zubu ‘anhu miśkâlu żerratin fî-ssemâvâti velâ fî-l-ardi velâ asġaru min żâlike velâ ekberu illâ fî kitâbin mubîn(in) 

3. inanmayanlara deki; saati geldiğinde Rabbiniz, yerlerde ve göklerde en küçük yapıyı ve en büyük yapıyı bilen alim (leri) gönderecektir (çünkü o ilimler) açık kitapta kayıtlıdır.

       Zamanımız bu ayetin mucizesini yaşıyor. Yakın zaman kadar İnsan atom ve daha alt yapılardan, nano bilimden habersizdi bugün bilimsel olarak ayette geçen bu küçük yapıların sıralarını öğrenmek için henüz minicik bir adım atmış bulunuyoruz. Asıl dev bilimsel adımlar çok yakında gelecektir. Ayetin bahsettiği uzayın en büyük yapılarını ise Dünyanın yörüngesine yerleştirilen uzay teleskobu ile yeni görmeye başladık ama ancak trilyonlarından bir parçasını. Ayette bahsedilen Alimler ise Neml suresinin 40. ayetinde geçen “Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse” olarak Ayet ile tarif edilmiştir. Bu Alimlerden çağımızda binlercesi yetişecek ve İnsanlara zerrelerin daha alt alemlerini ve göklerin derinliklerini bildirip gezdirecek hatta zamanlar arası seyahatları yaptıracaklardır. İnşaallah.

 

4. Liyecziye-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihât(i)(c) ulâ-ike lehum maġfiratun verizkun kerîm(un)

4. Allah salih amellerle (ve ilimler) iştigal eden kullarına mükafatıdır. Onlara (cahillikten) mağfiret ve (ilimlerden) rızıklar ikram eder. 

      İnsan ve insan-ı kamil seviyesine çıkabilenlere bu ilimler Allahu Tealanın bir ikramı olacaktır.
 

5. Velleżîne se’av fî âyâtinâ mu’âcizîne ulâ-ike lehum ‘ażâbun min riczin elîm(in) 

5.ayetlerimizi geçersiz kılmaya çalışanlara ise acı bir azap vardır.

6. Veyerâ-lleżîne ûtû-l’ilme-lleżî unzile ileyke min rabbike huve-lhakka veyehdî ilâ sirâti-l’azîzi-lhamîd(i)

6. Ve Rabbinden (kalplerine) ilim indirilenler ( yerlerin ve göklerin gizledikleri ilimlerle)  Rabbinin Ayetlerinin Hak olduğunu gösterip doğru yola ulaştırırlar. O Aziz ve hamd sahibidir.

7. Vekâle-lleżîne keferû hel nedullukum ‘alâ raculin yunebbi-ukum iżâ muzziktum kulle mumezzekin innekum lefî ḣalkin cedîd(in) 

7. inanmayanlara deki; (göklerdeki ilim rızıklarınızı arayacağınız ve oralarda seyahat edeceğiniz) vakit, Allah mutlaka sizi (ışık) zerrelerine ayırıp yepyeni bir yaratılışla yaratır.

       Everende İnsan fiziki bedeni ile gezemez. Fizik bedenin Oksijene ve gıdaya ihtiyacı vardır. Ayrıca Fizik beden ışık hızına ulaşamaz yanar yok olur. İnsan  Evrende Nur bedene geçer, Nur beden ışık hızından daha hızlıdır ve havaya suya ihtiyacı yoktur. enerji ve Nur bedene geçiş hallerini “altı günde yaratılış ve insan” kitabımızda detaylı anlatmıştık. Sebe suresinin 7. ayeti Nur bedene geçişi işaret ediyor.
 

8. Efterâ ‘ala(A)llâhi keżiben em bihi cinne(tun)(k)beli-lleżîne lâ yu/minûne bil-âḣirati fî-l’ażâbi ve-ddalâli-lba’îd(i)

8. (buna) inanmayanlar Allaha iftira edip uyduruyor derler. O kimseler inanmazlar bu delilik derler. Onlar için (ilimden) uzak bir delalet ve azap vardır.

       Yukarıdaki ayet inanmayanlara açık bir cevaptır. İnsan çağımızda bu halleri yaşayacaktır.

9. Efelem yerav ilâ mâ beyne eydîhim vemâ ḣalfehum mine-ssemâ-i vel-ard(i)(c) in neşe/ naḣsif bihimu-l-arda ev nuskit ‘aleyhim kisefen mine-ssemâ-/(i)(c)inne fî żâlike leâyeten likulli ‘abdin munîb(in) 

9. onlar yerlere ve göklere yaydığımız (göklerde seyahat eden) kılavuzları görmüyorlarmı?. Eğer dilersek onları yerin dibine geçiririz. Göklerden üzerlerine (ışın) zerreleri yollarız. Bunlar Rabine yönelen kullar için birer ayettir. 

       Ayette bahsi geçen  “halfehum” kılavuz demektir. O kılavuzlar görev başındalar Allahu Teala onları yere düşmekten ve kozmik ışınlardan koruyor Kainatta onlar için zararlı ışınlardan korunmuş yollar yaratmıştır bu yol haritalarını bilmeyenler oralarda gezemezler. Yörüngeler gezegenlere yollar uzayın Alimlerinedir.

10. Velekad âteynâ dâvûde minnâ fad(en)(s) yâ cibâlu evvibî me’ahu ve-ttayr(a)(s) veelennâ lehu-lhadîd(e) 

11. Eni-’mel sâbiġâtin vekaddir fî-sserd(i)(s) va’melûsâlihâ(an)(s) innî bimâ ta’melûne basîr(un) 

12. Velisuleymâne-rrîha ġuduvvuhâ şehrun veravâhuhâ şehr(un)(s) veeselnâ lehu ‘ayne-lkitr(i)(s)vemine-lcinni men ya’melu beyne yedeyhi bi-iżni rabbih(i)(s) vemen yeziġ minhum ‘an emrinâ nużikḣu min ‘ażâbi-ssa’îr(i) 

13. Ya’melûne lehu mâ yeşâu min mehârîbe vetemâśîle vecifânin kelcevâbi vekudûrin râsiyât(in)(c) i’melû âle dâvûde şukrâ(an)(c) vekalîlun min ‘ibâdiye-şşekûr(u) 

14. Felemmâ kadaynâ ‘aleyhi-lmevte mâ dellehum ‘alâ mevtihi illâ dâbbetu-l-ardi te/kulu minseeteh(u)(s) felemmâ ḣarra tebeyyeneti-lcinnu en lev kânû ya’lemûne-lġaybe mâ lebiśû fî-l’ażâbi-lmuhîn(i) 

15. Lekad kâne lisebe-in fî meskenihim âye(tun)(s)cennetâni ‘an yemînin veşimâl(in)(s) kulû min rizki rabbikum veşkurû leh(u)(c) beldetun tayyibetun verabbun ġafûr(un) 

16. Fea’radû feerselnâ ‘aleyhim seyle-l’arimi vebeddelnâhum bicenneteyhim cenneteyni żevâtey ukulin ḣamtin veeślin veşey-in min sidrin kalîl(in) 

17. Żâlike cezeynâhum bimâ keferû(s) vehel nucâzî illâ-lkefûr(a) 

18. Vece’alnâ beynehum vebeyne-lkurâ-lletî bâraknâ fîhâ kuran zâhiraten vekaddernâ fîhâ-sseyr(a)(s) sîrû fîhâ leyâliye veeyyâmen âminîn(e) 

19. Fekâlû rabbenâ bâ’id beyne esfârinâ vezalemû enfusehum fece’alnâhum ehâdîśe vemezzaknâhum kulle mumezzak(in)(c) inne fî żâlike leâyâtin likullisabbârin şekûr(in) 

20. Velekad saddeka ‘aleyhim iblîsu zannehu fettebe’ûhu illâ ferîkan mine-lmu/minîn(e) 

21. Vemâ kâne lehu ‘aleyhim min sultânin illâ lina’leme men yu/minu bil-âḣirati mimmen huve minhâ fî şek(kin)(k) verabbuke ‘alâ kulli şey-in hafîz(un) 

22. Kuli-d’û-lleżîne ze’amtum min dûni(A)llâh(i)(s) lâ yemlikûne miśkâle żerratin fî-ssemâvâti velâ fî-l-ardi vemâ lehum fîhimâ min şirkin vemâ lehu minhum minzahîr(in) 

23. Velâ tenfe’u-şşefâ’atu ‘indehu illâ limen eżine leh(u)(c) hattâ iżâ fuzzi’a ‘an kulûbihim kâlû mâżâkâle rabbukum(s) kâlû-lhakk(a)(s) vehuve-l’aliyyu-lkebîr(u) 

24. Kul men yerzukukum mine-ssemâvâti vel-ard(i)(s) kuli(A)llâh(u)(s) ve-innâ ev iyyâkum le’alâ huden ev fî dalâlin mubîn(in) 

25. Kul lâ tus-elûne ‘ammâ ecramnâ velâ nus-elu ‘ammâ ta’melûn(e) 

26. Kul yecme’u beynenâ rabbunâ śümme yeftehu beynenâ bilhakki vehuve-lfettâhu-l’alîm(u) 

27. Kul erûniye-lleżîne-lhaktum bihi şurakâ/(e)(s)kellâ(c) bel huva(A)llâhu-l’azîzu-lhakîm(u) 

28. Vemâ erselnâke illâ kâffeten linnâsi beşîran veneżîran velâkinne ekśera-nnâsi lâ ya’lemûn(e) 

29. Veyekûlûne metâ hâżâ-lva’du in kuntumsâdikîn(e) 

30. Kul lekum mî’âdu yevmin lâ teste/ḣirûne ‘anhu sâ’aten velâ testakdimûn(e) 

31. Vekâle-lleżîne keferû len nu/mine bihâżâ-lkur-âni velâ billeżî beyne yedeyh(i)(k) velev terâ iżi-zzâlimûne mevkûfûne ‘inde rabbihim yerci’u ba’duhum ilâ ba’din(i)lkavle yekûlu-lleżîne-stud’ifû lilleżîne-stekberû levlâ entum lekunnâ mu/minîn(e) 

32. Kâle-lleżîne-stekberû lilleżîne-stud’ifû enahnusadednâkum ‘ani-lhudâ ba’de iż câekum(s) bel kuntum mucrimîn(e) 

33. Vekâle-lleżîne-stud’ifû lilleżîne-stekberû bel mekru-lleyli ve-nnehâri iż te/murûnenâ en nekfura bi(A)llâhi venec’ale lehu endâdâ(en)(c) veeserrû-nnedâmete lemmâ raevû-l’ażâbe vece’alnâ-l-aġlâle fî a’nâki-lleżîne keferû(c) hel yuczevne illâ mâ kânû ya’melûn(e) 

34. Vemâ erselnâ fî karyetin min neżîrin illâ kâle mutrafûhâ innâ bimâ ursiltum bihi kâfirûn(e) 

35. Ve kâlû nahnu ekśeru emvâlen ve evlâden vemâ nahnu bimu’ażżebîn(e) 

36. Kul inne rabbî yebsutu-rrizka limen yeşâu veyakdiru velâkinne ekśera-nnâsi lâ ya’lemûn(e) 

37. Vemâ emvâlukum velâ evlâdukum billetî tukarribukum ‘indenâ zulfâ illâ men âmene ve’amilesâlihan feulâ-ike lehum cezâu-ddi’fi bimâ ‘amilû vehum fî-lġurufâti âminûn(e) 

38. Velleżîne yes’avne fî âyâtinâ mu’âcizîne ulâ-ike fî-l’ażâbi muhdarûn(e) 

39. Kul inne rabbî yebsutu-rrizka limen yeşâu min ‘ibâdihi veyakdiru leh(u)(c) vemâ enfaktum min şey-in fehuve yuḣlifuh(u)(s) vehuve ḣayru-rrâzikîn(e) 

40. Veyevme yahşuruhum cemî’an śümme yekûlu lilmelâ-iketi ehâulâ-i iyyâkum kânû ya’budûn(e) 

41. Kâlû subhâneke ente veliyyunâ min dûnihim(s)bel kânû ya’budûne-lcin(ne)(s) ekśeruhum bihim mu/minûn(e) 

42. Felyevme lâ yemliku ba’dukum liba’din nef’an velâdarran venekûlu lilleżîne zalemû żûkû ‘ażâbe-nnâri-lletî kuntum bihâ tukeżżibûn(e) 

43. Ve-iżâ tutlâ ‘aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlû mâ hâżâ illâ raculun yurîdu en yasuddekum ‘ammâ kâne ya’budu âbâukum ve kâlû mâ hâżâ illâ ifkun mufterâ(an)(c) vekâle-lleżîne keferû lilhakki lemmâ câehum in hâżâ illâ sihrun mubîn(un) 

44. Vemâ âteynâhum min kutubin yedrusûnehâ(s)vemâ erselnâ ileyhim kableke min neżîr(in) 

45. Vekeżżebe-lleżîne min kablihim vemâ belaġû mi’şâra mâ âteynâhum fekeżżebû rusulî(s) fekeyfe kâne nekîr(i) 

46. Kul innemâ e’izukum bivâhide(tin)(s) en tekûmû li(A)llâhi meśnâ vefurâdâ śümme tetefekkerû(c) mâ bisâhibikum min cinne(tin)(c) in huve illâ neżîrun lekum beyne yedey ‘ażâbin şedîd(in) 

47. Kul mâ seeltukum min ecrin fehuve lekum(s) in ecriye illâ ‘ala(A)llâh(i)(s) vehuve ‘alâ kulli şey-in şehîd(un) 

48. Kul inne rabbî yakżifu bilhakki ‘allâmu-lġuyûb(i) 

49. Kul câe-lhakku vemâ yubdi-u-lbâtilu vemâ yu’îd(u) 

50. Kul in daleltu fe-innemâ edillu ‘alâ nefsî(s) ve-ini-htedeytu febimâ yûhî ileyye rabbî(c) innehu semî’unkarîb(un) 

51. Velev terâ iż fezi’û felâ fevte veuḣiżû min mekânin karîb(in) 

52. Ve kâlû âmennâ bihi veennâ lehumu-ttenâvuşu min mekânin be’îd(in) 

53. Vekad keferû bihi min kabl(u)(s) veyakżifûne bilġaybi min mekânin be’îd(in) 

54. Vehîle beynehum vebeyne mâ yeştehûne kemâ fu’ile bi-eşyâ’ihim min kabl(u)(c) innehum kânû fî şekkin murîb(in)