Kâinatın 6 aşamalı yaratılışı-Isıktan hücreye yaratılış ve insan

07.08.2015 14:23

Kâinatın 6 aşamalı yaratılışı ve İnsan

 

 Halef isimli Kitaptan Bir Bölüm;
"......Kâinatın 6 aşamalı yaratılışını kitabın başında anlatmıştık. Bütün
maddelerin yaratılış dizaynı, ışıktan hücreye kadar olan bir
yapı idi. İşte Amâ’daki ışık, ışığında ötesi yani hakiki bir varlıktır.
Yani ışık gibi de göz önüne gelmeyen bir yapıdır. Oradaki
insanları meydana getirecek her yapı orada bedensiz şekilsiz
hatta gözle görülmeyecek bir şekilde yapının bilinçlenmesi
ile başlamıştır. Yani Allahü Teâlâ kendi isim ve sıfatlarını bir
araya getirip, onlara özel ve özerk bilinçler yerleştiriyor. Artık
Amâ’nın içinde yine Amâ’ya sonsuzluktan sonsuzluğun dahiline
bir tecelliyatlar Şen’i, bir sevgi tezahürü bir yaratma hazzı ve
yaratılana verilen geçici özgürlüğün kâinata yayılması hakikatin
ortaya çıkması şeklinde zuhur ediyor ki, buna tasavvuf ehli, “Allahü
Teâlâ’nın Zatından Zatına tecellisidir” diyor. Bu hal İlahın
sayısız ismiyle kâinatta kendisini bilecek olan ve kendi isimlerinden
tecelli edip vücut almış varlıklara zatını bildirmesidir.
İşte buna “Allahü Teâlâ’nın Zatından Zatına tecellisi” denir.
İşte kâinat ve içindekiler (biz kâinat deyince evrenimizin içindeki
milyarlarca galaksiyi kâinat olarak anlıyoruz) hatta diğer
kâinatların da ötesinde bizim kâinatımıza benzer yapılar vardır.
Çünkü sonsuzluğu Allahü Teâlâ böyle tecelliler ile doldurmuştur.
Onu inşallah Rahman suresinin 29. ayetinde geçen; “Allah
her AN yaratma halindedir, her AN. Yeni bir şendedir.” Ayetini detaylı
olarak yazmaya başladığımızda inşallah Allahü Teâlâ’nın
her “AN” nasıl yarattığını da kısmen (inşallah anladığımız ve
idrak ettiğimiz kadarıyla) anlatacağız. Demek ki insan, öyle bir
hikmete sahip ki yaratılmış her şey insanın yüzü suyu hürmetine
olmuştur veya Allahü Teâlâ kendi varlığında insanı sevdiği için
insanın meydana gelmesini dilemiştir. İşte burada Allahü Teâlâ
gene “KÜN FE YEKÜN” hükmünü devreye sokuyor. Onun için
diyor ki: “Biz bir şeyin yaratılmasını murat ettiğimizde, ona sadece
“KÜN” (ol) deriz ve de o da olur yaratılır”. ....."
Cafer İSKENDEROĞLU