Allahu Teâlâ’nin ahlakı ile ahlaklanmak ve Tayyi mekan

19.01.2016 09:32

Allahü Teâlâ’nın ahlakı ile ahlaklanın

 

Çok değerli bir Hocamız der ki; “Allahü Teâlâ’nın ahlakı ile ahlaklanın”.
Bu ahlaka sahip olarak yürüyüp, bu anlattığımız zikirleri
kendi iç alemimizde sessizce (dille değil kalp ile) çekerek böyle
bir hazırlanma dönemine girersiniz inşallah. Ondan sonra zamanın
istediğiniz bölümüne gidebilirsiniz. 

Nuh tufanı

Mesela Nuh tufanının
dönemini görürsünüz, birlikte yaşarsınız. Nuh tufanından
sonra yeryüzünde insanların ne kadar azaldığına inşallah bakar-
sınız. Çünkü onun içerisinde de başka harika haller vardır.
Kâinatta ekolojisi dengesi bozulmuş birçok gezegenden 5-6 kavim
gelmiş, Nuh tufanından sonra bizim dünyaya yerleşmiştir.
Dikkat ederseniz dünyada 5-6 ayrı birbirine benzemeyen ırkta
insanlar vardır. İşte Çinliler zencilere benzemiyor, zenciler kuzeydeki
ırklara benzemiyor. Birçokları birbirine benzemiyorlar.
İşte 5-6 kavim Nuh Aleyhisselam’ın kavminden sonra geldiler,
yeryüzüne yerleştiler. Tayy-i mekânla bunları yerinde görüp, yerinde
seyredebilirsiniz. Başka gezegenlere de gidebilirsiniz bu
insanın hakkıdır. Allahü Teâlâ da zaten sizden onu istiyor.
Yani kâinatta da bazı rızıklarınız vardır. Bu rızık ilim rızkıdır.
İcabında bir başka gezegende ki bir meyveyi yemek veyahut bir
ziyafet sofrasında yer almak veya bunları görme rızkıdır. Oraları
anlama rızkıdır. Her şey rızıktır; duymakta rızıktır, görmekte
rızıktır. Algılamak, okumak, bu bilgileri edinmek rızıktır. İnsanın
en büyük rızkı “ilim rızkıdır” (diğer rızıklar nasıl olsa gelir).
Elbette Allahü Teâlâ dilediğine dilediği kadar verir ama Allahü
Teâlâ kâinatta da rızıklarımız olduğunu bildirmiştir. Bu “Orada
rızkınız varsa gidip alın” anlamındadır.

Tayy-i mekân


Peki oralara nasıl gidilecek? İnsan ta yaratıldığından beri kâinat
içerisinde Tayy-i mekânla dolaşırken bugünkü füzeler aya bile
zor gidiyor. Ademlerin kendi gezegenlerine indirilmesi de Tayyi
mekânladır. Allahü Teâlâ Bakara suresinde ve Hicr suresinde
diyor ki; “haydi hepiniz inin oradan aşağı” nereden aşağıya? İlk
yaratıldığımız yerdeki yaratılışla, yaratılmış arasındaki sınırdan
(orası cennetlerin en büyüğü, en yükseğidir) inmiştir. Adem’in
cesedinin yaratıldığı yerden, tekrar Nur haline dönüp yaşayacağı
gezegene indirilmiştir.
O Ademleri nasıl anlatmıştık? “Aynı bedende kopya olarak bir
anda çoğaldılar, daha sonra onlardan eşleri zuhur etti”. Onların
hepsine birlikte Allahü Teâlâ diyor ki; “bulunduğunuz yerden hepiniz
inin aşağı”.
Peki nereye? “Nesil yayacağınız gezegenlere”. İşte bu da beraberinde
bir Tayy-i mekândır.

Hazreti Peygamber Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem’in miracı da Tayy-i mekân’dır


Bununla beraber Hazreti Peygamber Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem’in miracı da Tayy-i mekân’dır (Miraç hadisesini
önceki sayfalarımızda anlatmış ve sırrını vermiştik). Peygamber
Efendimizin (s.a.v.) daha yatağı soğumadan Huzurullaha
gidip (yani Elest Günü’ne) hatta daha öteye geçmesi, sınıra gitmesi
miraçtır (ki o sınır Allahü Teâlâ’nın Zatından Zatına tecelli
ettiği sınırdır).

Allahü Teâlâ’nın Zatından Zatına tecelli ettiği sınır


Hazreti Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e
refakat edenlerden bir tanesi Cebrail Aleyhisselâm’dır ve bu
güne kadar hep o oraya çıkmıştır (ve hakkıdır da). Miraçta
Allahü Teâlâ’nın Zatından Zatına tecelli ettiği sınıra gelindiğinde
Cebrail Aleyhisselâm Hazreti Peygamber Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem’e diyor ki; “Ya Resulullah bundan öteye
geçemem, geçersem yanarım!” Çünkü Amâ’daki NUR Cebrail
Aleyhisselâm’ın varlığını meydana getiren NUR’u yakacak şe-
kildedir. Bu sebepten Cebrail Aleyhisselâm geçememiştir ama
Hazreti Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem o halle
geçmiştir. Hak ile Hak olmuştur. Rabbi ile beraber olmuştur.
Hz Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in NUR
bedeni, işte en hassas Nur’dan (yani daha bir sonraki döneme
geçmemiş Nur’dan) olduğu için o orada rahatlıkla Hak ile Hak
olmuştur. İşte bunlar da Tayy-i mekân içerisindedir.
Bunları anlatmakta ki bütün amacımız, bütün isteğimiz bu zamanın
insanlarının, bu zamanın Müslümanlarının, inananlarının
artık Allahü Teâlâ’nın istediği noktaya gelmesidir. ........"
Cafer İSKENDEROĞLU